19 Mayıs 2013 Pazar


Merhaba,

Öncelikle belirtmek isterim ki yazımın içeriği herhangi bir kişi veya kurumu hedef almamaktadır. Alıngan yaklaşım sergileme eğilimi olabilecek kişi veya kurumlar için özellikle belirtmek istiyorum. Ben kanser sürecini yaşamış bir kişi olarak; ‘ destek olmaya çalışanların !!!’  bilmeden, fark etmeden, destek olmak adına yaptıkları, tasvip etmediğim konulardan bahsetmek istiyorum.  Destek olan veya olmak isteyenlere, kanser hastası yakınlarına  durumun hassasiyetini farklı bir açıdan anlatabilirim belki….

Hastalığı yendikten sonra   facebook’ ta   bir grup kurdum. Bu grupla ilgili internette yaptığım çalışmalarda gördüm ki aslında birçok sayfa var. Halbuki ben süreci yaşarken herhangi bir destek sayfasına ulaşamamıştım.  Yüreğimden ‘bu sayfalar madem ortak bir amaç için çalışıyorlar; güçlerini birleştirirlerse müthiş bir şey olur’ diye geçirdim.  Grup oluşturulmuş face sayfalarının blog veya web üzerine aktarılabildiğini öğrendim. Öyleyse bu işi ilk ben yapabilirdim  ve benzer bir sayfaya bayrağı teslim edebilirdim.  Bu fikrimi gerçekleştirmeden önce  sayfaları ve kurucularını, yayınlarını izlemeye başladım.   Bir vesile ile farklı sayfa kurucuları ve  takipçileri ile tanışmaya başladım.  Bazı şeyler beni üzdü… İşte bu süreci yaşamış bir kişi olarak beni üzen birkaç anekdotu paylaşmak istiyorum....

Kesinlikle anlaşılması gereken bir nokta var ki;  bu süreci yaşamış veya yaşayan kişiler son derece duygusal ve alıngan olabiliyor. Hayata karşı duruşları değişebiliyor.  Süreci yaşayan kişi veya kişilerin kesinlikle üzülmemesi, kırılmaması ve sevgiyi oluk oluk hissetmesi belki de onların en iyi ilacı …. Toplum içinde yaygınlaşmış, dillere pelesenk olmuş, ruhunu kaybetmiş sevgi kelimesinden bahsetmiyorum. Acımadan, üzülmeden ve sadece kişiye olan yürekten sevginizi göstereceğiniz bir yaklaşım… Herkes bilinci ve bakış açısı doğrultusunda anlayabileceği için belirtmek istiyorum ki menfaatsiz, adı aşk olmayan, saf sevgiden bahsediyorum…. Sadece o kişiyi onaylayarak, karşılıksız, herhangi bir amaca hizmet etmeyen, saf sevgiyi…… Yaradandan ötürü yaradılana duyulan saf sevgiyi hissettirmeniz…. Bunu nasıl yapacağınız konusunda kendinizi çaresiz hissediyor veya yaptıklarınız yeterli olmuyor veya ne yapacağınızı yaşayan bir kişiden öğrenmek istiyorsanız…. Sorular yöneltin bana….. dilimin döndüğü, yazımın yettiği, kendimi ifade edebildiğim kadarıyla anlatayım size….

Yaşanılan birkaç olaya benim bakış açımdır. Farklı düşünen kişiler olabilir… Ne anlatmak istediğimin anlaşılmasına niyet ediyorum…

Sadece kanseri yaşamış ve yaşayanların buluşması olarak adlandırılan (ve adına KUTLAMA denilen ) bir toplantıda, insanları masalara oturtup; sadece kanserden ve yaşanılan süreçten bahsediyorsanız; ne yaşandığını bilmiyorsunuz demektir…..

Kanser tedavisi gören ve görmekte olan bir grup insanın bulunduğu toplantıda, sayfanızda yenmesi sakıncalı diye yayınladığınız yiyecekleri  ikram ediyorsanız;  ne yaptığınızı bilmiyorsunuz demektir …..

Yardım ve destek diye başlattığınız süreci ‘’mükemmel !!!  projelerinizin  takibi olarak’’ ve ‘’ ne kadar büyük işler başardığınız konuşması yaparak’’  bu süreci yaşamış ve yaşayan kişilere ballandıra ballandıra anlatıyorsanız;  kanser travması yaşayan kişinin psikolojisini ve psikolojinin hassasiyetini bilmiyorsunuz demektir….

Yardım ve destek çalışmaları, bu çalışmaları yapan kişilerin kendini daha iyi hissedeceği, ‘sosyal destek misyonunu’ yerine getirdiği imajını üstleneceği bir platform olmamalı….

Destek yürüyüşü olarak yaptığınız bir faaliyette, önceden hazırladığınız, kimin hangi kanser hastası olduğunu gösteren büyük etiketleri ( izinsiz ve bildirimsiz) yürüyüşe katılacak hastanın yakasına yapıştırıyorsanız; yani ‘’ halkı bilgilendirme ve dikkat çekme projenize konu mankeni yapıyorsanız’’  hastanın içinde kopan ve kopacak olan fırtınalardan haberiniz yok demektir….

Hastalığı kabul edemeyen veya toplum tarafından hasta olduğunun bilinmesini istemeyen birçok kanser hastası olduğunu biliyor musunuz?  Yakın akrabaları tarafından bize de bulaşır diye AIDS’ li muamelesi yapılan kanserli hastalar olduğunu biliyor musunuz….( kaldı ki AIDS de o şekilde bulaşan bir hastalık değil. ) Kayınvalidesinin  ‘aman  oğluma bulaşmasın, boşansınlar’ dediği bir süreçte kanserle savaşan bir kadın neler hisseder ?

Hani gülmek çok faydalıydı… eğlenmek, mutlu olmak ilaçtı…. Kanser sürecini yaşayan kişiler, yeterince doktorlarla ve hastanelerle  irtibatlı oluyor zaten….  Eğer moral ve tanışma etkinliği yapıyorsanız;   bu süreci yaşayan ve yaşamış kişilere, lütfen psikolojisini alt üst edecek, sıkıntıdan patlatacak bir ortam yaratmayın ve lütfen sağlığına zarar verecek yiyecekler ikram etmeyin ve lütfen yaz günü kapalı mekanda, havasız ortamda saatlerce kanser muhabbeti yapmayın, yaptırmayın…

Yayınlarınızda oksijenin, doğal yiyeceklerin, eğlencenin, mutluluğun, gülmenin, sevginin ne kadar önemli olduğunu anlatmıyor musunuz ?  Eğer bu süreci yaşamış kişilere destek vermek istiyorsanız;  canlı müziklerle, sevginizi yayarak,  doğal yiyecek menüsü ile ikramda bulunarak, yemyeşil bahçesi olan bir mekanda bırakın birkaç saat için de olsa  unutsunlar tüm yaşadıklarını, hastalıklarını, kaçıncı basamak kanser olduklarını, metastası….. 
Coşku, mutluluk,  sevgi, eğlence aksın  damarlarından; ilaç yerine …

Sevgi ve Sağlıkla kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder